Longtermism, uzun vadeli geleceği olumlu yönde etkilemenin zamanımızın temel bir ahlaki önceliği olduğuna dair etik bir görüştür. Görüşün temel argümanı gelecekte yaşayacak insanların bugün yaşayan insanlar kadar önemli olduğudur.
Bir ormanda çıplak ayakla koşan bir çocuk ve toprağın hemen altına gömülü kırık bir cam şişesi hayal edin. Günümüzde yaşayan bir çocuğun mu bu kırık şişeye basması daha kötüdür yoksa günümüzden 100 yıl sonra yaşayacak bir çocuğun mu?
Filozof Derek Parfit 1980’lerde bu soruyu sorarak doğmamış nesillere karşı ahlaki yükümlülüklerimizi göstermeyi amaçlıyordu. İnsanlara zarar vermenin bugün de olsa yüzyıl sonra da olsa aynı derecede kötü olduğunu savunuyordu. Parfit’in bu fikirleri, uzun vadecilik adı verilen bir ahlak felsefesi türüne ilham verdi. Bu ahlaki bakış açısı üç önermeye dayanıyordu.
1: Gelecekteki insanlar önemlidir
2: Biz onların hayatlarını daha iyi veya daha kötü hale getirme gücüne sahibiz.
3: Geleceğin iyi olmasını sağlamak zamanımızın temel bir ahlaki önceliği olmalıdır.
Gelecek nesillere karşı düşünceli ve iyi bir ata olmayı teşvik eden bu fikirler her ne kadar makul görünüyor olsa da çeşitli eleştiriler alıyor. Hatta bazıları uzun vadeciliğin acil çözüm gerektiren konuları önemsizleştirerek bugün yaşayan insanların acı çekmesine neden olan tehlikeli bir ideoloji olduğunu öne sürüyor. Uzun vadeciliğe gelen diğer bir eleştiri ise bugün yaptığımız eylemlerin gelecek nesilleri nasıl etkileyeceği konusunun tamamen tahminlere dayanıyor olması.